­

Ara Toplam #2

Mart 18, 2020


  
Gündemimiz o kadar corona ile dolu ki ben de burada ondan bahsetmek istemiyorum. Karantina günlerinde kafasını dağıtmak isteyenler için güncellediğim dizi listemi şöyyle bırakıyorum ve asıl yazmak istediğim konuya geçiyorum. Bu arada benim de bu tarz bir dizi öneri listesine çok ihtiyacım var şu sıralar :( Aslında bu yazıyı 2020’nin ilk günü falan yazmayı istiyordum ama o gün 2 Ocaktaki sınavıma çalışıyordum.. Sonra da nedense yazma motivasyonunu bir türlü bulamadım içimde.

Günlük hayatımı çok değiştirmemiş olduğum için sanki daha ekolojik bir yaşam için pek bir şey yapmamışım gibi hissediyordum ammavelakin saymaya başladığımda değiştirdiğim şeylerin o kadar da az olmadığını fark ettim. Almayı bıraktığımız bir sürü şey varmış ama hayatım neredeyse hiç daha zor ya da meşakkatli olmadı. Şimdii sıra sıra hepsine değinmek istiyorum.

2019'da Satın Almayı Bıraktıklarım 

Jel bulaşık deterjanı
Daha önce zeytinyağı sabununu sıvılaştırıp kullandığımızdan kısaca bahsetmiştim. Mutfakta temizlik adına başka hiçbir şey kullanmıyoruz ve inanın ihtiyaç da olmuyor. Elde yıkanan bulaşıklarda, evye ve ocak temizliğinde, her yerde kullanıyoruz. Hatta büyük yaz temizliğinde mutfaktaki dolapları da bununla silmiştik. Tarifi için şuraya bakabilirsiniz. Sadece bunun değil bir sürü tatlış ekolojik alternatifin tarifini de bulabilirsiniz Atıksız Ev’de. Bu sayede bir yılı aşkın süredir hiç jel bulaşık deterjanı almadık. Hem çıkardığımız plastik atık miktarını hem de denizlere yolladığımız kimyasal içeriği azaltmış olduk.

Krem deterjan/Cif
Cifi lavabo ve tuvaletlerin temizlenmesinde kullanıyorduk. Şimdi lavabo ve tuvaletlerde sirke-karbonat karışımını kullanıyoruz. Köpürmediği için insana temizlik hissini çok iyi vermiyor ama her yeri tertemiz görmeyi seven annemin de onayıyla, sirke-karbonat ikilisi cidden temizliyor. Bir ara arap sabunu denemiştim lavaboları temizlerken ve şakşakşak köpürdüğü için temizlerken beni çok tatmin etmişti ama ertesi gün kirlenmeye başladı. Sabunlarla yıkamak da temizlik sağlıyor ama çok kir tutuyor bence. Yine büyük yaz temizliğinde balkonlardaki dolapları, banyoların fayanslarını hep bu ikiliyle sildik. Ha içine limon tuzu da atmıştık o zaman sanırım, sirke kokusundan çok rahatsız oluyorsanız limon tuzu-karbonat da aynı etkiyi verir diye düşünüyorum.

Bulaşık süngeri
Bulaşık süngeri yerine şu an aktardan aldığım kabak liflerini kullanıyoruz. Buna başta alışmak biraz zor oldu, kabul ediyorum. Süngere oranla epey sert oluyor başta ama suya değe değe yumuşuyor. Yaklaşık bir 5 aydır falan kabak lifindeyiz ve evdeki herkes tamamen alıştı. Bulaşık süngeri almayı bırakarak yine hem plastik atığımızı hem de denizlere yolladığımız microplastik miktarını azalttığımızı umuyorum.

El Sabunu
El yıkamak için tabii ki sabun alıyoruz ama piyasadaki renkli kokulu el sabunlarından değil. 2017’de palm yağı içeren yiyecekler tüketmeyi neredeyse tamamen bıraktım. Abur cubur reyonunun hemen hemen tamamı bu kategoriye giriyor maalesef. Bu aslında çıkardığım plastik atık miktarını da azalttı ve görece daha sağlıklı beslenmeme yaradı. Ammavelakin bilmediğim bir şey varmış: palm yağı sadece yiyeceklerde değil sabunlarda da kullanılıyormuş. Marketlerde palm yağsız sabun bulmak neredeyse imkânsız. Aslında zeytinyağı sabunlarında olmaması gerekiyor mantıken ama onlarda bile var. Aktarlarda bulunabilir belki fakat orada da günlük kullanım için fazla pahalı. İşte o sırada imdadımıza Şok yetişti! Şoklarda bulunabilen Mehmet Aydın zeytinyağı sabunları hakiki zeytinyağı sabunu.

Yoğurt
Bunu aslında 2020’de bıraktık. Ben bir süredir hazır yoğurtlardan çok soğumuştum. O kadar yapay, kötü geliyordu ki tadı hayatımdan yoğurdu çıkarmıştım neredeyse. Anneme bundan bahsedince açık süt alıp yoğurt yapmayı denedi. O kaddddar güzel oldu ki. Ailecek bayıldık ve yoğurt tüketimimiz arşa ulaştı. Açık süt alırken de kendi kavanozlarımızı götürdüğümüzden neredeyse sıfır atık çıkararak enfes bir yoğurt yiyoruz.

Deodorant
Daha önce kendi yaptığım deodoranttan da bahsedip çok memnun olmadığımı söylemiştim. Artık memnunum. İçine güzel kokması için yasemin çiçeği yağı almıştım fakat hiç benlik bir koku değilmiş. Uzun süredir sadece hindistancevizi yağı, karbonat ve tuz kullanıyorum ve ter koktuğumu hiç hissetmiyorum. Roll on kullanırken koltukaltımda hissettiğim tabaka artık yok ve bedenime doğallıktan son derece uzak şeyler sürmediğim için içim gerçekten çok rahat. Benim kullandığım tarifle ilgili iki şeyden bahsetmek istiyorum. Birincisi sıcak havalarda içindeki hindistancevizi yağı eriyor ve tamamen sıvı hale geliyor. Bu sürülmesini biraz zorlaştırıyor. Belki roll onun topunu çıkartıp içine koymayı deneyebilirim ama erime sıkıntısı iyice sıcaklarda başlıyor. Şimdilik başlamadı. İkincisi bu tarif size güzel kokmayı vaat etmiyor. Kuzenimde kaldığım bir gün onun deodorantını sıkıp çıktım ve ‘vayy insanlar güzel kokuyormuş yav’ oldum. Çünkü benim deodorantım sadece kötü kokuyu engelliyor, ekstra güzel koku sağlamıyor. Bu çok dert ettiğim bir şey değil ama güzel kokmak istediğimde bir iki fıslamak için lavanta suyu almayı düşünüyorum yine de.

Plastik diş fırçası
2019’da plastik diş fırçası kullandım fakat hiç satın almadım. Satın almam gerektiğinde bambu fırça aldım. Bir kız Tedx konuşmasında hayatım boyunca kullandığım tüm diş fırçaları hala yeryüzünde bir yerlerde, tarzı bir şey demişti. Nedense bu fikir beni çok etkiledi. Benim diş temizliğim için kullandığım bir nesne, belki yüzyıllar boyunca yeryüzünde kalacak ve onu kirletecek. Kulağa çok korkunç ve bencilce geliyor. Sıfır atık hareketiyle ilk tanıştığım zamanlar Rossman’da rastlayıp bambu fırça almıştım. Daha sonra ekolojikdönüşüm’ün internet sitesinden sipariş ettim. Plastik fırça kısmını kesip sapını kompostunuza atabilirsiniz ya da toprağa gömebilirsiniz. Bir de üç ayda, beş ayda bir fırça değiştirmemiz gerektiği düşüncesinin diş fırçası piyasası tarafından oluşturulmuş bir manipülasyon olduğunu düşünüyorum biraz. Üç ayda diş fırçası eskimiyor bile. Bu yüzden ne zaman gerçekten eskidiğini düşünüyorsam, o zaman diş fırçamı yeniliyorum.

Tek kullanımlık günlük ped
İnşallah 2020’de tamamen tek kullanımlık pedleri bırakabilirim. Ponped’in ve Neocomfort’un günlük pedleri var şuan elimde. İkisi de son derece rahat ve kullanışlılar. Hatta günlük pedler için sızdırma tehlikesi pek de söz konusu olmadığı için satın aldıklarımı kalıp olarak kullanıp kendim de üç beş tane diktim. Şimdi ablam da ben de uzun zamandır tek kullanımlık günlük ped satın almıyoruz, kullanmıyoruz. Bu kadar basit bir değişimle inanılmaz çöp azaltmış olduk.

2019’da bazı şeyleri deneyip bırakamadım da. Bu liste de 2019’da satın almayı bırakamadıklarımız:

Bulaşık makinesi deterjanı
Bulaşık makinesi deterjanına alternatif olarak karbonat, tuz, limon tuzu, çamaşır sodası içerikli bir karışım denedik. Bu tarz tarifler internette çok var. Hatta Atıksız Ev’in yazdığı bir tarif olması lazım. Bu tariflerde sıkıntı makineden suyun özelliklerine kadar pek çok kritere göre işe yararlılıklarının değişmesi. Biz çok memnun kalmadığımız için tablet deterjanla devam ediyoruz ama her yıkama için tableti ikiye bölüp koyuyoruz, tam koymuş gibi temizliyor. Tabletten vazgeçemedik yine de en azından azalttık, diye avutuyorum kendimi.

Peçete
Peçete o kadar yerleşmiş ki hayatlarımıza, çıkarıp atmak o kadar kolay olmayacak. 2019’da peçeteye karşı mendille savaş açtım. Annemin hiç kullanmadığımız işlemeli mendillerini gün yüzüne çıkardım, yanımda onları taşımaya başladım. Aksırır tıksırırken, yemekten sonra ağzımı silerken, elimi yıkadıktan sonra kurularken kullanıyorum.

Sirke
Asla düzgün sirke kuramadığımdan da daha önce yakınmıştım. Tekrar sirke kurmayı denedik hem de annemin arkadaşından aldığı sirke anasıyla. Bu sefer cidden olacak gibiydi, üstlerinde anaya benzer tabakalar oluşmuştu. Kötü de kokmuyorlardı derken nazarımız mı değdi artık nedir, hepsi adeta zehir oldu. Kokuları, renkleri ‘Biz sirke olmadık olmayacağız!!!!’ diye bağırıyordu. Ben bu işten vazgeçtim. İşinin ehli birinden harfi harfine öğrenmedikçe tekrar sirke kurmaya uğraşmam muhtemelen.

Şampuan
Bu benim için korkunç bir deneyimdi o yüzden sona sakladım. 2019’un yazında 2 ay boyunca hiç şampuan kullanmadım. Paylaşımlarıyla bana çok güven veren bir Instagram hesabının sitesinden saç sabunu sipariş edip o ve sirkeli suyla yıkadım. (Sıfır atık işine gönül verdiyseniz sirkeden kaçış yok..) Bu tarz şampuanı bırakma süreçlerinde insanların en çok bahsettiği şeyler saç dokusunun bozulması, yağlanma, saçlarda ağırlaşma oluyor. Bende bunların hiççbiri olmadı. Sabun saçı sert sert, katı katı yapıyor ama sirkeli su tüm bu hissiyatı alıp götürüyor, saçları yummmuşacık yapıyor. Saçlarım daha önce hiç o kadar yumuşak olmamıştı öyle söyleyeyim. Ammavelakin saçlarım aşırı dökülmeye başladı. Her yerde saç var, yerlerde saçlar~~ hayatımın arka fon müziği olmuştu. Halbuki sabuna geçenler genelde saç dökülmelerindeki azalmadan bahsederler hep. 2 aydan sonra şampuana geri döndüm ama saçlarımın toparlanması belki 5 ay sürdü. Tekrar sabuna geçmeyi denemek istiyorum ama uzuunca bir süre daha cesaret edebileceğimi sanmıyorum.

Hepsini sıralayınca çok az geldi gözüme. 2020’deki hedefim bu listeyi uzatmak olsun. Bunlar çok küçük adımlar da olsa iyiye doğru bir şeyler yapıyor olmak insanı çok mutlu ediyor ve öz saygısını artırıyor bence. Kaplarımı, kavanozlarımı götürüp alışveriş yaptığımda inanılmaz mutlu oluyorum. Çıkardığımız atıklar teker teker göze az geliyor ama aslında o kadar çok atık çıkarıyor ve doğaya o kadar zarar veriyoruz ki. Yaşam stilimizi değiştirmemiz gerçekten gerekli görünüyor. Şimdilik bahsetmek istediklerim bunlardı. Umarım bana güpgüzel diziler önerirsiniz:(( İçeride kalın, sağlıcakla kalın! 

You Might Also Like

0 comments