When the Weather is Fine Konusu/Yorumu
Mart 28, 2020
Uzun uğraşlar sonucu, sonunda her bölüm bitiminde
tadı damağımda kalan müthiş tatlı bir dizi buldum. Şu sıralar iyi dizi bulmakta
çok zorlanıyorum ve bu uğurda ciddi mesai harcamaya başladım. Okullar
kapandığında Extraordinary You izliyordum. O da senaryosu çok sağlam, efsanevi
dizilerden değildi elbet ama karakterler öyle sevimli öyle sevimliydi ki güle
oynaya izletiyordu dizi kendini. Lee Jae Wook benim de dikkatimi çekmişti ve
vayy bu çocuk 98’li miymiş, vayy bakalım başka nerelerde oynamış derken
bulmuştum When the Weather is Fine’ı ama tüm bölümleri yayınlanmadığı için
izlemeye yeltenmemiştim. Böyle içinde entrikaların, efendim taht kavgalarının
olmadığı, izlerken istemsizce gülümseyeceğim bir aşk hikayesini ve insan
ilişkilerini işleyen, bol bol dostluk, aile temaları barındıran bir dizi
arıyordum. İlk önce ikilinin sevimliliğinden ötürü Catch the Ghost’a başladım.
Özellikle erkek polis düşünceliliği, hoşgörüsü, insancıllığı ile her zaman
ekranlarda göremediğimiz, izlemesi keyifli bir karakterdi ama bir suç dizisi
için fazla mantık hatası vardı dizide. Öyle olunca yeterince ciddiye alamadım,
ancak dikiş nakış esnasında açıyordum. Baktım diğer bölümleri de merak
etmiyorum, Another Miss Oh’a bakayım dedim, daha ilk bölümden karşısındakine
bağırıp duran erkek karaktere tahammül edemeyip onu da bıraktım. What is Wrong
With Secretary Kim izlenesi bir şey olacağını vaat ediyordu lakin cıvık yan
karakterler yüzünden elim bir sonraki bölüme gitmedi. Sonra hakkında çok olumlu
yorumlar okuduğum Thirty But Seventeen’e başladım, onu da dikiş nakış esnasında
izliyordum ama birincisi senaryonun çok yaygın bir algoritmaya göre kurulduğunu
fark ettim, ikincisi on yedi ve on dokuz yaşındaki karakterler gerçekçilikten
uzaktı. Senarist ve oyuncuların bu roller öncesinde lise gözlemi falan
yapmaları gerektiğini düşündüm hep izlerken. Üçüncüsü yine erkek karakter
sosyal anlamda yeteneksiz bir hırboydu. Bunu affettirecek bir travması da vardı
tabii fakat çok abartılmıştı, affettirmeye yetmedi. When the Weather is Fine,
temasıyla güzel bir dizi olacağının sinyallerini vermişti. Son bir umut
başladım ve hiççç ama hiçç pişman olmadım.
Dizinin
atmosferi Kim Tae Ri ve Ryu Jun Yeol’ün oynadığı Little Forest filminin
atmosferini andırıyor ki ben o filmi de çok severim. When The Weather is Fine
küçük bir kasabada geçiyor ve içinde entrikadan, ajitasyondan eser yok. Anlatım
çok yalın. İkilinin ilişkisinin flashbacklerle desteklenen gelişimini izliyoruz
ve ben her bölüm sonunda içim içime sığmaz, diziyi her hatırladığımda yüzümde
kocaman bir sırıtışla buluyorum kendimi. Kışın çekildiği ve çok canlı renkler
tercih edilmediği için acaba çok dram mı, acaba karamsar mı, diye
endişelenmiştim ama ikisi de değilmiş.
Mok Hae Won/Park Min Young
Park Min Young genelde hep aynı karakteri canlandırdığı
söylenerek eleştirilir. Buradaysa o ışıltılı gülümsemesini nadiren
görebildiğimiz melankolik, açık sözlü ve olgun bir karakteri başarıyla
canlandırarak adeta eleştirilere cevap vermiş. Dizide şahit olduğu
yolsuzluklardan ve başka biri gibi davranmasını talep eden iş hayatından
bezerek ananesinin kasabadaki pansiyonuna dönen Mok Hae Won’a hayat veriyor.
Cidden iş yerlerindeki bu baskıya çok rastlamıyor muyuz Kore dizilerinde?
Özellikle şirket yemeklerine gidildiğinde daha çok eğlendir, daha komik ol,
ortamı daha iyi idare et tarzı bir sürü şey bekleniyor çalışanlardan. Bu Güney
Kore’nin acı bir gerçeği sanırım. İşte Mok Hae Won tüm bunları arkasında
bırakabilmek için şehirden kırsala dönüyor ve lise arkadaşı Im Eun Seob’la
karşılaşıyor. Böyle şehirden kırsala dönüş hikayelerine bayılıyorum. Ayrıca
Park Min Young’u kim giydiriyorsa ellerine sağlık. Zaten çok tatlı bir kadın,
kıyafet seçimleri iyice kendine baktırıyor, mini mini minnoş bir şey oluyor.
Im Eun Seob/Seo Kang Joon
Böyle gerçek ve farklı karakterler izlemeyi cidden
özlemişim. Im Eun Seob uzun zamandır izlediğim en naif, en güzel seven erkek
karakter. Okumayı sevmesi, blogu ve kendine sakladığı iç dünyasıyla kendimden
bir şeyler bulabildiğim bir karakter oldu. Dizideki merak unsuru da bizzat
kendisi bence. Daha çok tanımak, daha çok bilmek istiyorsunuz ama kendini hemen
açıveren bir tip değil. Park Min Young’la aralarındaki yaş farkı dolayısıyla
yakıştırmayanlar çok olmuş. Dizide aynı yaştalar ve ben ne yaş farkı ne de
uyumsuzluk hissettim.
Lee Jang Woo/Lee Jae Wook
Lee Jae Wook’u oyuncu sıralamasında ilk gördüğümde
üçüncü sırada olmasına aldanıp yine ikinci erkek olup üzülecek zavallım, diye
düşünmüştüm. Siz de öyle sandıysanız bu dizide ikinci erkek bulunmadığı
haberiyle sizi rahatlatayım. When the Weather is Fine’da ana ilişkiyi
destekleyici yan rolde Lee Jae Wook. Çok tatlı bir rolde ama böyle tatlı bir
ajusshi gibi. Bu kadar çekici bir çocuğa bu kadar çekici olmayan bir rol nasıl
verilir, pes doğrusu. Yeri gelmişken Extraordinary You’da önce önüne gelene höt
hötlenen bir hırboyken,
kalbimizi eriten kırıklarla dolu bir namcaya
dönüşmüştü.
When the Weather is Fine’da onun da ayrı hikayesini
izleyeceğiz gibi duruyor lakin pek baskın bir yan karakter olmadığını şimdiden
söyleyeyim.
Bu karakterler dışında kasabanın yerlisi, Mok Hae
Won’un teyzesi, liseden arkadaşlar gibi başka yan karakterler de var. Dizinin
en son 8. Bölümü yayınlandı, ben de 6.bölümdeyim. Karakterlere iyice aşina
olduk, bundan sonra da Mok Hae Won’la ImEun Seob’un birbirlerini sarıp
sarmalayışlarını izleyeceğiz sanırım. Yalnız dizide kış, devamlı da hava
sıcaklığının -20’leri bulduğu falan duyuruluyor. İstanbul’un dostane kışından
başka pek kış tatmışlığım yoktu normalde ama bu kış -7’leri gören yerlerde
bulundum; insanın açıktaki her yeri buz kesiyor, eklemleri kızarıp işlemez
oluyor. O yüzden bunları montları açık, atkısız eldivensiz görünce yavv
donacaksınız, yavv hasta olacaksınız, demekten kendimi alamıyorum.
Şu sıralar izlediğim ve izlemek istediğim her şey
yayınlanma aşamasında. 10 Ocakta Haikyuu’nun 4. Sezonu yayınlanmaya başlamıştı.
İlk dokuz bölümü biriktirip izledim. O kadar güzel ki yine. Şimdi bahar
turnuvasının başladığı bölüme geldim ve meraktan, heyecandan çatlamayayım diye
yine biriktirmeye başladım. Bir de Hospital Playlist başladı. Ondan da çok
umutluyum ama daha çok bekletecek bizi bitene kadar.
Son olarak, When the Weather is Fine bölüm
sonlarında Im Eun Seob’un blog postlarına yer veriyor. Bana lise zamanlarını ve
o zamanlar yazdığım günlükleri hatırlatıyor. Hüzünlü bir mutluluk duyuyorum.
Umarım When the Weather is Fine sizin de içinizi ısıtır, yüreğinizi sımsıcak
eder.
0 comments