Çok
güzel bir dizi izledim. Tam da artık böyle dizilerin çekilmesine dair ümidimi
yitirmişken. Jung Da Eun (Park Bo Young), psikiyatri servisine yeni geçmiş 3
yıllık bir hemşireyi canlandırıyor. Dizi hem çok gerçek, çok relatable, hem de
ilginçliğini kaybetmeyen karakterlerini çook iyi çiziyor. Ayrıca Jung Da Eun
gerçekten uzuuuun zamandır izlediğim en kendime benzettiğim karakter oldu.
Aşırı duyarlı insan (highly sensitive person) temsillerine drama dünyasında pek
rastlamıyoruz. Genelde ana karakterlerimiz şefkatli ve yardımsever olabiliyor
evet, ama yardım etmeye çalışırken işleri batırmanın, yardım edemeyeceğin durumlarla
karşılaşmanın, başkalarını düşünürken hep kendi kaynaklarından harcayıp
tükenmenin anlatıldığı dizilerle karşılaşmak zor değil, neredeyse imkansız.
Jung Da Eun işte böyle bir karakterdi. Üstelik dizi, yine başarısız dizilerin
sıklıkla yaptığı gibi ilk birkaç bölüme “iÅŸte ne kadar hassas ve iyi niyetli
bir karakter” anları sıkıştırıp geri kalan bölümlerde bu özellikleri salmadı,
baştan sona tutarlı bir karakter portresi sundu bize. Diziye dair çok çok
sevdiğim bir diğer şey de çok güzel insanlarla dolu olması. Ama gerçeklikten
tamamen kopartarak bir harikalar diyarı oluşturmuyor, kameranın odağını gerçekten
de var olan güzel insanlara çeviriyor ve sadece gerektiği kadar romantize
ediyor. Tabii ki kötü insanları, safi kötü olmasa da etrafını yıkıp döken
insanları, düşüncesiz insanları da barındırıyor dizi, ama hayatın bu
sillelerini yere çakılarak değil yumuşak bir düşüşle atlatabilmeyi sağlayacak
bir destek grubuyla -iş arkadaşları, çocukluk arkadaşları, aile- dizi, hayatın
kaçınılmaz dramını adeta güzelleştiriyor.
Diziyi
kısaca özetleyecek olursam, Jung Da Eun’ın psikiyatri servisine alışması
diyebilirim. Bunu anlatırken aynı zamanda psikiyatri servisindeki hastaların
(Jung Da Eun’ın ilgilendiÄŸi hastaların) hikayelerini öğreniyoruz, Jung Da
Eun’ın onlarla kurduÄŸu iliÅŸkiyi gözlemliyoruz. Hem bu hastalarla empati
kuruyoruz hem de akıl hastalıklarının nasıl herkesin başına gelebileceğini
idrak ediyoruz. Aynı zamanda hemşire ve doktorlar arasındaki arkadaşlık ve aşk
ilişkilerini izliyor, özellikle hemşirelerin adeta bir aile oluşlarına şahit
oluyoruz. Tabii ki hastaların hikayelerine de çok ağladım, onlar da bana çok
dokundu ama en çok insanın iyi olabilme, yara sarabilme, birbirine destek olup
kucaklayabilme potansiyeli kalbime dokundu ve gözlerimi doldurdu.
Ve
arkadaÅŸlar, biraz da dizideki romantizmden bahsetmek istiyorum. Kolorektal
cerrahı Dr Dong abartmıyorum dizi tarihinin en baÅŸarılı en iyi male lead’ini
canlandırıyor. Dong aptal aptal kızın saç toplamasına aşık olmak yerine onun
hastalarına karşı ne kadar özenli olduğuna, ne kadar iyi bir arkadaş ve ne
kadar düşünceli bir insan olduğuna dikkat ediyor ve bu özelliklerine aşık
oluyor. Tabii ki ilk gördüğünde gözlerinin Jung da Eun’a takıldığını da
görüyoruz ama aÅŸkın kalbini doldurup taşırmasına sebep Jung Da Eun’ın hassas,
ÅŸefkatli, özenli karakteri oluyor. Ya arkadaÅŸlar male lead’in kıza “çok iyi bir
dinleyicisin” diye iltifat ettiÄŸi nerede görülmüş. Jung Da Eun’ın sınırlarına
saygı gösteriyor, onu gerçekten tanımaya çalışıyor, zor zamanlarında süperkahramancılık
oynamak yerine sadece sessiz bir destek oluyor, Jung Da Eun’ın zorlukları
büyüyerek ve gelişerek atlatmasına alan tanıyor. Muhteşem yani muhteşem. Bunun
yanında Dr Dong’un az biraz bir weirdo olmasını da çok sevdim, beni çok
eÄŸlendirdi. BaÅŸka insanlar tarafından onaylanma, Jung Da Eun’a cool gözükme
çabalarına hiç girmeden utanmazca kendi olması o kadar hoşuma gitti ki. Ayrıca
kendi duygularına da hiç yabancı değildi (yine erkek karakterlerde nadir
gördüğümüz bir durum). Düşündükçe övülecek yeni yeni yönler buluyorum. Yalnız
çift olduktan sonra biraz daha mıçmıç olsalardı keşke. Dr Dong zaten çok seven
ve çok belli eden bir karakterdi. Park Bo Young’un da innanılmaz bir doÄŸal
aegyo potansiyeli var bence. Bu ikili bizi ekran karşısında eritebilirdi ama
işyerinde tanıştıklarından mı bilmem, hep bir resmi kaldı sanki aralarındaki
iliÅŸki.
Dr
Dong’un cildi mükemmel, kaslı, saçları parlak adeta bir antik Yunan heykeli
olmaması da çok çok takdir ettiğim bir seçimdi diziyle ilgili. Aynı gerçek
hayat gibi, görür görmez vurulduğunuz değil, zamanla ve tanıdıkça kalbinizin
ısındığı çok gerçek ve çok güzel bir karakterdi Dr Dong ama dizinin bu tercihi
Dong’la sınırlı kalmamıştı. Park Bo Young’un mesela filtresiz yakın çekimleri
Kore dizilerinin alıştığımız mükemmel görüntüsünden çıkardı onu. Ya da yan
çiftimiz, gayet sokakta görebileceÄŸimiz iki insan gibiydi. Dr Hwang’a da
deÄŸinmeden geçmek istemiyorum bu anlamda. Dr Hwang, Jung Da Eun’ın lise özel
ders hocası, aynı zamanda Dr Dong’un yakın arkadaşı. Yüzündeki çiçek bozuÄŸu (ya da sivilce)
izleri, yamuk dişleri hiç gizlenmemişti. Dr Hwang da aynı arkadaşı gibi tam bir
çatlaktı. Böyle karakterleri gerçekten çok seviyorum ya.
Diziye
dair olumsuz eleÅŸtirilerim de var tabii, olmazsa olmaz. Ama diziye olan sevgimi
gölgelemedi kesinlikle. Öncelikle, Park Bo Young’un oyunculuÄŸunu bazı yerlerde
çok nasıl desem, aÅŸikar buldum. Adeta “ben oynuyorum” der gibiydi. Aslında çok
da severim Park Bo Young’u. İçimden gelmeyerek eleÅŸtiriyorum yani ama seyir
keyfini biraz düşüren bir ÅŸeydi bence. Bunun dışında –spoiler- Jung Da Eun’ın
depresyonunu biraz daha iyi anlatabilirlerdi diye düşünüyorum. Depresyondayken
nasıl hissettiğine dair güzel görsel temsiller vardı ama ne düşündüğünü hiç
bilemedik. Jung Da Eun kişiliğinde birinin hastasının intiharından kendini
suçlayacağı, kendini değersiz ve kötü göreceği, yaşamayı bu sebeple
istemeyeceği çok barizdi bana kalırsa ama sanki sadece hastasının ölümüne çok
üzülmüş gibi gösterdiler. Jung da Eun’ın çok zengin gösterdikleri iç
dünyasından böyle kısır bir çıktı gelmesi hem inandırıcılıktan uzaktı hem de
güzel bir şey anlatma potansiyelinin boşa harcanmasıydı bana göre. Son eleştiri
olarak, Jung Da Eun gibi birinin, çocukluk arkadaşı yeni işine başladığında
birazcık daha ihtimam göstermesini beklerdim sanırım. Arkadaşı panik atağına
şirket işinde yakalanmış, yeniden o tür bir işe başlamışken birazcık daha
arayıp sormasını, tekrar panik atak geçiriyor mu diye daha fazla endişe
etmesini isterdim. ~eleÅŸtirilerin sonu~
Evett,
sözün kısası, arkadaşlar, Daily Dose of Sunshine gerçekten çok güzel bir dizi.
Tam slice of life dediğimiz, gerçeklikten kendini koparmadan güzel insanları,
güzel ilişkileri, güzel hikayeleri anlatabilen çok başarılı bir dizi. Özlemiştik
yav! Yalnız şöyle de bir şerh düşeyim, dizide depresyon, bipolar, intihar gibi
ögeler mevcut ve zaman zaman içerik ağırlaşıp kaldırması zor derecelere
gelebiliyor. Ben modumun yüksek olduğu bir zamanda izlediğim için çok
etkilenmedim ama dizinin özellikle de hassas insanları etkileme potansiyelinin
olduÄŸuna deÄŸinmeliyim.